"her şeyin bi sonu vardır" felsefesine referans olcak.

matematikte son yoktur. o yüzden pi sayısının son basamağı hiç bir zaman bulunamaz. çünkü son diye bir basamak yoktur bu tip durumlarda.

iyi de pi sayısının kullanılıyor olmasının nedeni o sayının virgülden sonrasının belirsizliği değil ki. sonuçta o sonsuz sayı dediğin 22/7.

22/7 pi değildir. pi ye yakın bir sonlu sayıdır

hayır. evren içine çökmeye başlayacak ve işte biz o gün tükeneceğiz.

o sonsuz sayi dedigin 22/7 degildir. 3.14 u verir ama sonrasini vermez.

@t joe, PI < 22/7

22/7= 3,1428571428571428571428571428571...
PI= 3,1415926535897932384626433832795...

cevaba gelince; şu anki formüller zaten bütün virgülden sonraki kısım dikkate alınarak hesaplanmıyor, dolayısı ile onlarda bir değişiklik olacağını sanmıyorum. sadece daha detaya inilebilir, gereken durumlarda.

vay cehalet. sağolun beyler, bugün de yeni bi şey öğrendim.

Bazen exceller gider..

Bazen exceller kalır..

Önemli olan, giden değil. Kalandır.

bırak gitsin, dönerse diyecektim de... dosya hiç senin olmamış ki :/

yanlış flaşa bakıyorsundur, diğerine bak, çantadakine.

Tek flash var bende
şuan köşeme çekildim ağlıyorum
haydan geldi huya gitti

Ah ah

Bence yine de bir kurtarma yazılımı ile tara belleği belki çıkar ortaya.

İki farklı Program ve cmd den komut kullandım dosyanın izi bile yok

kaçan balık büyük olur.

ben satın alıyorum.

raki cok zahmetli bir icki. yapsan bile tadini tutturamazsin.

ama bira ve sarap yapmak oyle degil. hatta farkli bira cesitleri icin youtube'da binlerce video var.

www.youtube.com

Evde yapilacak bir sey degil raki.yalandan imbik satiyorlar yapmak icin falan ama olmaz onunla.

Zor mu derken,evet zahmetli bir is ama konu zorlugu meselesi degil.zor diyen adam gidip bakkaldan alip icmeli.benim icin senlik gibi bir durumu var.3-5 adam birlesip izmire bir ciftlige gidiyoruz,oradan manisaya gidip uzum aliyoruz.geriye gelip bildigin basincli kaplar teorisiyle ugrasiyoruz.birinci gun distilasyonu aliyoruz ve bunu tekrar dutla distile ediyoruz.ortaya cok acik sari renkli bence cok kaliteli bir brandi cikiyor.anason destilesini ben tercih etmiyorum.kuru uzumden yapilanida sevmem.o yuzden senede bir sefer yapip tadina varip konuyu kapatiyoruz.

babam yapıyor zor olduğunu sanmıyorum ama nasıl hiçbir fikrim yok.

yıllardır yapıyorum. yazılanların aksine çok kolay ve ucuz.

Plank yap, leg raises yap, protein ye. Mekik çekme, mekik götü çalıştırır. Ayrıca omuriliği aşağı yukarı indirip kaldırmak tehlikelidir, fıtık olursun Allah korusun. Squat çalış, deadlift yap. Yağ yoksa kaslar belirginleşir fakat kas kütlesi yoksa çok da belli olmaz.

hah aynen bir de o var, mekik belimi kuyruk sokumumu falan mahvediyor.

leg raises ve plank +1

onlara aban ertesi güne kasların hafiften tutulur zaten öyle etkili şeyler.

Mountain climbers denen bir hareket var, onu bir iki dk yap ne olduğunu görürsün. Allah belasını versin mountain climbersın.

(bkz: karın kası/@hiko seijuro)

Kaburgaların en aşağıdaki ucu var ya. Hah, o ile leğen kemiklerin arasındaki mesafenin azalıp artacağı egzersizler yapacaksın. Crunch olur, leg raise olur. Cable crunch ile direnci de arttırırsın. Sonda da plan kastırırsın, büyürler.

Sağlı sollu crunch'a hayvan gibi abanırsan çok güzel belirginleşir onlar

youtu.be
Ben sunu yapiyorum. Epey faydali oldugunu dusunuyorum.

ulen adam steroid niye tavsiye ediyorsunuz. ayıptır :D
karın kasları zor iş, çok emek lazım

Sen sorunca baktım da oha askerlik 3 yılmış. Ama o kadar da zorunlu değilmiş, millet okul, din, vicdan gibi sebeplerden gitmiyormuş. E şimdi diyecen gidenler mal mı, valla orasını bilmiyorum.

bedelli var mı bilmiyorum ama son baktığımda erkeğe 3 kadına 2 yıldı. kadınlar evlenirse askerlikten muaf oluyorlardı ama okuduğum yerde belirtildiğine göre bu tür durumlarda toplum pek hoş gözle bakmıyormuş bu kişilere.

erkekler için 3, kadınlar için 2 yıl askerlik var fakat askerlik türkiyedeki gibi işlemiyor. maaş falan da alıyorlar

Yok. Yapmayanı vatandaşlıktan atıyorlar ve ülkeye sokmuyorlar. Ünlülere belli bir süre azaltması oluyor ama. Mesela can bonomo gitmiş 6 ay mı 3 ay mı yapmış gelmiş vatandaşlığı yanmaması için.

israilli bir arkadaşım gitmeyi reddetmişti. 3 yıl hapiste yatmış askerlik süresini sonra da vatandaşlıktan atmışlardı adamı. kadınları ise 2 yıl mecburi. fakat sistem bizdeki gibi değil daha bir profesyonel ordu mantığı var

bi de şey var eklicektim unuttum. askerlikleri bizdeki kışlaya kapanma gibi değil. oraya gittiğimde ülke içinde arabayla yolculuk yaparken her yarım saatte bir bizi durdurup pasaport soran hep asker kıyafetli bu veletlerdi. bizde polisin yaptığı görevin bi kısmını da yapıyo bunlar. biraz jandarma mantığı diyim. hele kudüs civarı zaten heryerde bunlar, vatandaştan çoklar. hep ufacık ufacık yaşları belli yani. eşşek kadar keleşlerle dolanıyorlar hep.

ortodoks yahudilerin bir mezhebi inançları gereği askere gitmiyor. bunlara bir nevi vicdani red mümkün oluyor.
tel aviv'de bu durumdan şikayetçi bir müşteriden duymuştum.

bitlis tütünü.

veterinerlerde satılıyor o. yalnız hayvanın aşıları tam değilse avrupaya giremez.

aşılarının tam ve yaşı geldiyse kısırlaştırılmış olması lazım.
gideceğiniz ülkeye göre değişmekle birlikte kan testi de isteybiliyorlar önce konsolosluktan bilgi alıp sonra veterinere gidin.

Veterinerde pasaport satilmiyor. Pasaport denilen seyin bildigimiz saglik karnesi oldugunu konsolosluktan, veterinerden ve Pegasus genel mudurlugunden dogruladim. Veterinerde asi yaptirdiginizda henuz karneniz yoksa ucretsiz bicimde veteriner tarafından dolduruluyor ve asi etiketi yapıştırılıyor. Herhangi bir veteriner bunun icin sizden ucret talep ederse sikayet etmenizi oneririm.
Inanin pek cok hayvan sahibi asilari tam olmayan bir hayvanla seyahat edemeyeceginin farkindadir. Burada da bir duzeltme yapayim, "asilari tam"dan kasti sakin buradaki ac veterinerlerin kakaladigi mantar asisi, ivir zivir asisi sanmayin. Ilgili ulkelerin konsolosluk sayfasinda hangi asilari istedikleri yazar, bizde zorunlu tum asilar karma olarak bir kerede yapiliyor.
Kisirlastirma sarti zirva. Avrupa, ingiltere ve ABD'de boyle bir sart yok.
"Kan testi isteyebiliyorlar" degil, Türkiye kuduz açısından en tehlimeli ulkeler arasinda, kan testi zorunlu.

Evet sevgili okurlar, "pet pasaport nedir" ve "pegasusla hayvan tasiyan var mi" sorularima aldigim gereksiz ve yaniltici cevaplarin aciklamasi budur.

tüm vetlerde var, ama aşılardan sadece kuduz ve iç-dış parazitleri olmalı. biz öyle uçmuştuk. ayrıca havaalanında uyuşturmak için ilaç yapıyoruz biz diyorlar ama onlara bırakmayın, vette yaptırın, vetten de imzalı kaşeli yazı alın iğne yapılmıştır diye; çünkü onların kullandığı ilacı bilemezsiniz.

Arkadaslar herhangi biri ucustan once hayvaninizi uyusturmayi, ona sakinlestirici vermeyi onerirse oradan hizla uzaklasin. Ucus esnasinda uyusturulan hayvan basinc ve isi degisimine uyum saglayamayarak olebilir.

Ingiltere, sadece kopekler icin ucustan en fazla 48 saat once yapilmis "tapeworm" tedavisi ister, Avrupa'da boyle bir sart yok. Dis parazitle ise hicbir ulke ilgilenmiyor.

enerji danısmanlık sirketleri ile gorus.

devlet istatistik enstitüsü veya enerji bakanlığı sayfalarına bakabilirsin. bulmazsan enerji bakanlığının sayfasından bilgi isteme kısmından bir haberleş.

oralara falan hepsine baktım..ama yok malesef..istatislik enstütüsü böyle küçük ücretler ile istatislik sunuyordu acaba öyle olur mu ki?

2012 veya 2013 her santralin ürettiği enerji/elektrik değeri lazım işte bana..

mesela burada
bit.ly

sadece eüaş'ın santralleri var bana hepsi lazım..sorun bu malesef..

tuik her sene firmalara doldurun lan şunları diye form yolluyor. kesin vardır ellerinde bir şeyler.

www.tuik.gov.tr

sanırım başvurman gerekiyor öğrenciysen %50 indirimli. fiyat tarifeside var.

Bu bilgi Tuik'ten ziyade TEİAŞ'ta vardır. Şuradaki TEAİŞ raporlarına bak. İşine yarar büyük ihtimal:

www.teias.gov.tr

şuan kar var şehir merkezinde, ocakta -10lara rahat gidiyor

imkanın varsa güneye in bence.

kopenhag her şekilde londra'ya göre çok daha soğuk oluyor, ocak'ta donarsınız. ama thermal vs. giyerek hazırlıklı giderseniz mümkün tabii.

evden dışarı adım atmak = para harcamak.

şöyle yapabilirsin bence. mesela pazartesiden cumaya kadar işten sonra evden çıkma, eve gelip tv izle, kitap oku vs. (çok bunaldığın veya istisnai zamanlar hariç tabi ki)
haftasonları da canın çok eğlenmedikçe veya doğumgünü vs olmadıkça cuma çıkıyorsan cumartesi çıkma. ya da tam tersi.

ayrıca kıyafet alışverişi tek başına bile bütçe katili. onu söylemeye zaten gerek yok.

Hatirladigim sen londra katliami yapip bavul kilosunu takilan arkadastin.onu yapma iste:))

Buraya saydiklarindan sadece yeni giysi kismi biraz calisir digerlerini kesme yani insaniz hakkimiz bunlar.birikmiyorsa birikmesin.

kitap masrafı, bir e-kitap okuyucu al, okuduğum 5. kitaptan itibaren masrafını çıkartır ve para ödemene gerek kalmadan tasarruf edersin.

Kıyafete hiç gerek yok. Bİr sunucu deney yapıyor, haber programı sunan adam kravat harici 1 yıl aynı takımı giyiyor tek seyirci farketmiyor.

sinemada grupanyadan bilet al gitmek istersen kullan.

onun dışında en etkilisi maaş aldığın gün hemen %10u hesabına yatır tasarruf için. para bol olduğu için çok koymaz, kalan paranlada daha idareli olursun

@cizgilipijama hahahahaha evet ya o benim. işte en çok sevdiklerime harcıyorum parayı. yemek ısmarlamalar, hediye almalar. onlar da yapıyor tabi ki. milletin asgari ücretle neler yaptığını, ev falan alsıklarını görünce utanıyorum kendimden biraz. yaş da geldi geçiyor, teminat olsun kenarda dursun diyorum. ota boka gidiyor çünkü öyle marka takıntım, altın takı vs almalarım yoktur yani.

@efrasiyab87 e-kitap okuyucuyu düşündüm ama çok eski kafalıyım bu konularda. kitap gibi gelmiyor bana o. kitabın kokusu, dokusu lazım bana.

@hiko seijuro öyle bi arkadaşım yok maalesef. öyle biri olsa arkadaşım olamaz zaten :)

kızlardaki bu "Giyecek hiçbişeyim yoqqq :S :S" tribi senelerdir var bende. bi aşamadım gitti anasını satiim.

@burberry doğru, çıkınca illa harcanıyor..

@capitatum hemen bakıyorum.

herkese teşekkürler,devamını bekliyorum gençler

Kredi karti kullanmasan yeter valla ben 2 yildir kredi kartina calisiyorum son limite kadar harcama huyum var.onun disinda
kendimden ornek vereyim sen yapma al sana tasarruf

hergun disaridan yemek yeme haftada 1 ye.
Sigarayi birak alkolu azalt.
5 i 10 u gozun görsün hergün yok saydigin 5 lira 10 lira birsey degil diye hiçe saydigim o kadar cok an oluyor ki ay bittiginde saglam paralar gidiyor.

evden dışarı adım atmak = para harcamak diye bir kafa yok bunu savunanlar hayatılarını avm lerde geçiren insanlar. gayet balık tutmaya gidilir maçka parkına belgrad ormanına akbille gidilir dönülür. acıkırsam diyorsan da yiyecek birşeyler al yanına.

bu arada en önemli şey bence malesef dışarıda alkol çok pahalı ona dikkat et ve ihtiyacın olmadığı halde yeni şeyler alma.

dışarda sevdiğin bişeyi evde yapmak ciddi kurtarıyo biliyomusun.
eve espresso makinası aldığımdan beri dışarda starbaks türü kahve içmiyorum evde var diye ve ciddi farketti :) evde her akşam damacanayla kusana kadar kahve içiyom hehe param da cebimde kaldı.

ha sen baya baya para biriktirmek istiosan lükslerden vazgeçeceksin iste. yiyip içip yatcaksın. bi banka hesabı aç ya da, altın hesabında para biriktir falan yani o parayı elleme hiç, elleyemeyeceğin şekilde olsun. git hesap kartını annene ver mesela.

Doğa için yapılan şeyler genelde para tasarrufu sağlıyor.
Mesela 2. el kitap almak, ya da kitap freecycle grupları var facebookta, orda dönüşümlü ya da bedavaya almak, aynı zamanda vermek. Ya da takas pazarlarında.

2. el kıyafetler almak.

Plastik şişe satın almayı bıraktım, cam şişe taşıyorum. Cam şişeyi taşımak için çanta taşıyorum artık ama 2 aydır dışarda suya para vermiyorum.

Bisiklet tabi ki :) Ya da arada güvenliklere para olmadığını söyleyip geçmek, İstanbulda işe yarıyor.

Veganlar zaten dışarda pek yiyemez de, yanlarında sürekli meyve kuruyemiş olur. Dışarda çok harcıyorsan yemeğe böyle şeyler belki.

Zor oluyor ama ortamlara girince içki içmiyorum, en son gittiğimde içmedim. Hem sağlığa faydalı hem paraya. Otlanıyorsun zaten sağdan soldan. 1-2 birayla zaten kafa bulunmuyor.

Elektrik olayında da var bir kaç şey. Ütüyle iş bitmeye 15 dakika kala fişten çıkarmak , böylece son sıcaklığıyla tasarruf. TV bilgisayar için led. Bilgisayarı gece powerini kapatmak , her şeyin aslında powerini.

Bir kıyafeti bir gün, öbür gün, ya da 2-3 gün sonra tekrar giyebilip bunu umursamadan yapmaya başlayınca yeni kıyafet almak da biraz zor gelecektir diye umuyorum.

bi daha cikmayacak bence. hem bedeli cok dusurduler hem de yasi kuclttuler. baya bir eritirler bence. bir de sozlesmeli alimi falan diyor. tekrar bedelli cikmaz ama sure kisalmasi gibi seyler olabilir.

valla artık ne zaman çıkar bilemem ama bazıları seneye de çıkar diyor bazıları hiç çıkmaz diyor

2 ayla kaçırdım yüksek bitince gidecem sanırım

özetle sçtık

çıkar, bundan sonra sürekli belirli periyotlarla çıkar.
prof. askerlik e geçiyor dünya ee bizde de yolunacak kaz çok oldukça böyle bir süre daha bedelli çıkar sonrasında da prof. askerliğe geçilir.

orta vadeli ekonomik program açıklamasına bakarak çıkar bence. iktidar değişmezse ekonomi desteği için çıkarır, değişirse de gelecek iktidar seçmen desteği veya seçmenlerin gönlü hoş olsun diye çıkarır. saçma sapan bir koalisyon oluşmazsa tabi. ayrıca genç nüfusa ve üniversiteli öğrenci kapasitesine bakarak birikim yine olacaktır. süre kısalırsa bedelliye talep düşebilir. hükûmetin ekonomik durumuna bağlı özet olarak.

bu kafayla 3-4 yıla çıkar diye düşünüyorum, yoksa benim tecil ve akademik kariyer de biter lol.

bence artık çıkmayacak. sadece hükümetin belirlediği bir şey değil bu. TSK'nın da sözü var. belirli bir personel ihtiyacı var. 87'den sonra doğan arkadaşlar olarak, paşa paşa yapıcaz askerliği. öyle gözüküyor.

kardeşiniz imza atarken okuduysa sözleşmeyi dalavere yapabileceğini zannetmiyorum emlakçının. ama hiç bir emlakçıyada güvenim yok doğrusu. bence siz direkt kiracıdan rica edin sözleşmenin bir fotokopisini alın.
illaki ıslak imza olsun derseniz de kiracının elindeki sözleşmenin aynısından bir çift daha düzenleyip karşılıklı imzalayın

başka şehirde yaşıyorum, ve kiracı ile aynı şehirde sadece emlakçı var.
emlakçıdan dönüş bekliyorum bugün, kiracıdan alacağını söyledi ama ne kiracıya ne emlakçıya güvenim var.

kira sözleşmesinin yazılı olma şartı yoktur. sözleşmenizde ekstra bir durum yoksa genel hükümler geçerlidir. kira bedeli ve depozitoyu ispat etmek kolay. banka hesabına yatan miktar kira bedelidir. kira sözleşmesi 1 yıllık yapılmış varsayılır. yani bunlar en kötü senaryo durumunda kullanılacak şeyler. kafaya takmayın o kadar da.

kiracıyla aramda sorun var, ödemeleri geciktiriyor.
sözleşmenin 1 nüshası emlakçıda olması gerekirken adam kaybettiği için ihbarname de sıkıntı yaşamaktan korkuyorum.

Lisedeyken ben de "tek gecelik ilişkiler aldatma değildir, aldatmak duygusal olur" diyordum. Gerçekten sevdiğinde geçiyor.

edit: tek gecelik olsun, öpüşme olsun, sadece flört olsun insan gerçekten sevince bunların hepsi, hatta daha da küçük şeyler, kıskançlık konusu olabiliyor. bunu demek istemiştim :) birisinin ilişkisi olması onu gerçekten sevdiği anlamına da gelmiyor maalesef.

ne olursa aldatmaya giriyor acaba arkadaşına göre? 4 yıllık ilişkisi var ama aşk yok belli.

flört aldatmaların en hasıdır.

flört yalnızken edilir. sevgilin varken öpüşmesen bile flört aldatmaktır. bu kadar açık ve net.

ha ilişki açık ilişki olabilir, kız arkadaşının sevgilisinin bu durumdan haberi olabilir, o ayrı.

kız arkadaşın sevgilisine "ahmet'le takıldık, sohbet ettik" diyebilir ama "ya tutamadım kendimi öpüştük, flört ettik sadece" de diyebilir mi? diyebiliyorsa sorun yok. gizliyorsa sorun var.

Flörtleri ister istemez her an yapıyoruz zaten. İş yerinde bize çay getiren arkdaşa gülümseyrek teşekkür ederken ynaak makası almak bile flörte girebilir. Ya da arkadaşları arasında yanında oturan kişiyle diz dize değmeler gülüşmeler filan. Fazla umursamamk lazım bence de bunları.

flört: aldatmaya giriş
bi de öpüşme diyorsun basbaya aldatma oluyor. Kendi sevgilisi öyle bir şey yapsa ve sorun yoksa o kız için aldatma değil demek.Ama sorun yoksa

aklından bile geçiremez kusura bakmasın. kafasını kırarım.

ed: makas almak diz dize değmek ne laaaaaaan! değemez.

Net aldatmaktır. Mezhebi geniş bir arkadaşmış kendisi. (Bu tabir tepki çekebilir ama öyle)

ben böyle deyince MARJİNAL GODOŞ diyorlar ama ben her insanın bu konuda farklı düşünebileceğine inanıyorum. yani evet bazıları gerçekten severken böyle bir şeyi mazur veya normal karşılayabilir. herkesin algısı farklı çünkü. eğer aynı olsaydı, hepimiz sevgilisine bakan adamı bıçaklayan tipler olurduk. ya da ne bileyim diğer uçta, "eşimi sikmek istemez misiniz :))" diyen tipler olurduk.

ama belli bir tip değiliz çünkü herkesin hayata bakışı, algısı farklı. ben şahsen "öpüşmek benim için aldatma sayılmaz" diyen kızdan kaçarım, sevgilimin başkasıyla hmfs hmfs öpüşüp hiçbir şey olmamış gibi davranması benim için kabul edilemez. ama başkası için, kabul edilebilir olabilir.

arkadaşlar lütfen. biz duyuru olarak, işte sözlük camiası olarak falan marjinalliğimizi korumalıyız. bu tip şeyler tabii ki herkes için uygun değildir. ama bazıları için öyledir. yani sizin için öpmek aldatmak sayılır, tamam ona lafımız yok. ama bazısı için de sayılmıyor işte. bu kadar önyargılı, "OLUR MU LAN ÖYLE ŞEY"ci olmayın. bırakın iki kişi arasında bi' şey sonuçta ne oluyosa olsun. sokakta öpüşen çifte kızan amcaları yeriyosunuz, "bu bir sevgi olayı" diyorsunuz. e iki kişi de memnunsa bırakın istiyolarsa her gün gangbang yapsınlar yav bize ne. bize ters deyip geçeriz.

aldatmak için illa sevişmek mi gerekiyormuş yani? sevişmeyince mesele yok muymuş? hadisin be ordan, öyle saçmalık mı olur?

Kız kaç silindirli? O detayı atlamışsın.

kız sana iş atmış, hani sevgilimden de ayrılmak istemiyorum ama arada kacamak heycanlar falan filan iste.

O zaman biraz daha bilgi vereyim. Böylikle tartışma birazcık daha değişik bir alana kayabilir.

1-Acaba bu düşünce yapısının uzun ilişkiyle bir bağlantısı olabilir mi ? Yani ilişki uzakdıkça bazen sevgilinden ayrı gece dışarı çıktığında flört etme isteği daha mı artıyor acaba..

ya da

2- Kız yabancı, acaba bunu biz mi kültür olarak çok garipsiyoruz ?

bu kısmın kültürle alakası olduğunu pek düşünmüyorum açıkçası evet böyle şeyler onlarda 'namus' meselesi olmaz kan falan dökülmez kimse birbirini burdaki gibi çekip vurmaz ama arkadaşlık hisleri dışında bir erkeği kadını çekici bularak bir şeyler yapıyorsan evet bu aldatma ve her kültürde aldatma

Yabancılar çok açı kher şeye layı yok, çok yabancı tanıyorum tek eşli, sadık ve bu flört olaylarından kaçınan. İSpanyol ALman Norveç İngiliz Amerikalı tanıdıklarımdan yola çıktım.

Hayat görüşüyle alakalı biraz. Sonuçta beden bir madde, yok olacak bir gün, bana hissettikleri ve ona hissettiklerim önemli deyip ihtiyacını gidermek. Genelde marjinal olarak nitelendirilen akımlarda genelde bu var ama onlarda da sonuna kadar tekeşli olanlar var.

Mesela just friends olayı. Bu olayı çok az kişide gördüm. Fuckbuddynin bir hatta 2 adım ötesi. Bana mesela tuhaf geliyor normal sıradan bir arkadaşımla yapmak sonrasınd arkadaşlığı devam ettirmek. O arkadaşımın sevgilisi de aynı ortamda mesela oysa.

Sekse yüklenen anlamla ilgili olabilir. Özel bir şey olarak görenler özel gördükleri kişiyle yaparlar.

uzun ilişkiden dolayıysa birkaç gün ayrı kalsınlar, öpüşüp koklaşmasınlar, özlesinler birbirini. mazerete gerek yok. net aldatma.

Hangi davranışları flört olarak tanımladığımıza göre değişir aldatma sayılıp sayılmayacağı ama öpüşme elbette aldatmaya girer. Bunun kültürle ilgisi yok.

flirting kavrami yanlis anlasiliyor sanirim. flort etmek aldatmak degildir arkadaslar. aldatma olmadigi icin adi flort zaten. aldatma olana flirting denmez, cheating denir, affair denir, hatta ve hatta cuckold denir. gerci bu cografyada ideal bir flort tanimi yapmak ne kadar mumkun, bu da ayri bir konu.

Kendin ol. Yapmacik hareketler ileride sorun cikarir.

Daha önce bir duyuruya yazdıklarımı aynen kopyalayıp yapıştırıyorum:

Evde tanışıyorsa, cici cici oturulur, evde yardım edilecek bir şey varsa yardım teklif edilir ve edilir, gülümsenir, pozitif bir sevgi pıtırcığı olunur ki zaten heyecanlanınca o geliyor kendiliğinden. Yapmacık olunmaz. Söylenenler ilgi ile dinlenir, tabii sadece dinlenmez karşılıklı bir muhabbet kurulur, sevgili gerçekçi bir şekilde övülür.

Tatlı götürülebilir, böylece "Tatlı getirdim, tatlı konuşalım diye" gibi bir giriş bile yapılır.

Sevgiliye çok sırnaşılmaz ama hayran hayran bakılabilir, ki zaten sevgililer için o da varsayılan özelliklerle gelen bir şey.

Dikkat edilecek en önemli noktalardan biri şu: Bazıları kesinlikle el öptürür, öpmezsen baştan gider; bazıları kesinlikle öptürmez, öpersen toparlayamazsın. Bu kısmı sevgiline sor.

Samimi ol, onlara yaranacağım diye boş atıp dolu tutma.

görgü kurallarına çok dikkat et.

çok lafa karışma, çok gülme.

hemen hayatının bütün ayrıntılarını anlatma, onlara da çok ayrıntı sorular sorma.

politika, din gibi tehlikeli konulara girme.

Ben genel olarak ebeveynler yanında aşırı sessiz bir insana dönüşüyorum. O kadar olmamak lazım ama çok da konuşmamak lazım diye düşünüyorum.

aychovsky'nin dediği el öpme mevzusu var ki beni çok geriyo. kimini öpmezsin saygısız olursun kimini öpersin ben o kadar yaşlı mıyım der yine saygısız olursun. o yüzden böyle bi takıntı varsa mutlaka öğrenmek gerek.

din ve politika gergin konular, aynı görüşü benimsediğinizi düşünüyosanız bile girmemekte fayda var.

ne kadar samimi olunacağına gelince benim için şöyledir: genel olarak benim arkadaşlarımın/ailemin yanında ne kadar samimi olunacağını ben belirlerim, onun arkadaşlarının/ailesinin yanında o. Yani ne bilim atıyorum o el ele oturmak istiyosa annesiyle tanıştırırken, ben elimi çekmem.

kendi tecrübelerimden aklımda kalanları, önem verdiğim ve dikkat ettiğim şeyleri yazayım. gız değilim ama. neyse, samimiyet önemli, neysen o ol, anneye fazla yaranmaya çalışma ama çok asi de takılma, yardım teklifi et falan da yardım teklifi dahil hiçbir şey için ısrarcı olma. öyle ilk aklıma gelenleri sıraladım daha gelirse editlerim.

herkes ahlak dersi vermiş onu yap bunu yapma diye. rahat ol kendin ol bu kadar.

beleşe uçuluyor

şey oluyo mu peki, mesela gittim finlandiya'ya, orada yakaladılar beni, illa homeland'e mi uçuyoz? mesela oradan salsın beni estonya'ya, orada da yakalanayım, o beni göndersin krakow'a, oradan da almanya, olmuyo di mi o? :/

hayallerim vardı.

sence mantıklı mı öyle olması?

Kardeşim göç idaresinde çalışıyor.

Bedava paketleniyor. Memleket nere kardeş diyorlar. Papiers papiers diyorlar yolluyorlar oraya.

ya olayın mantığında değildim, küçükkene "dünyayı böyle gezerim lan aslında" diyordum, bu gerçekle uzun süre yüzleşmek istemedim:(

havalanına götürüp nereye uçmak istersiniz diye sormuyorlar malesef bayaa kelepçeleyip askerler polisler eşliğinde paketliyorlar:(
oturma izniniz olup hali hazırda mesela abd'de yaşıyorsanız nasıl oluyor bilmiyorum ama vatandaşı olduğunuz ülkeye yolluyorlar.

Azerbaycanlıları geçen Ukrayanan sınır dışı etti Türkiye.

altın riskli. bence en güvenli birikim aracı euro. ben de euroyla para biriktiriyorum.

euro artacak deyorlar.

euro/dolar hiç bir zaman kaybettirmez.

Borsaya tabii.

İlla döviz dersen dolares/euro sepeti.

Sizin sosyal güvenceniz varsa ssk bağkur gibi zaten eşiniz sizin üzerinizde sağlık hizmelerinden yararlanabilir. Gss başuvurusu grekmez.

Ozel saglik sigortasinin hiç alakasi yok ne esinizle ne de gss ile.

ben çalıştığım için eşimin de otomatik olarak sgk güvencesi altında olması gerekiyor bildiğim kadarı ile.

Aynen öyle.

esgm.sgk.gov.tr

Şurdan eşinizin bilgilerini girin. Provizyon kısmında bugünün tarihini girerek sorgulama yapın orda zaten herşey belli oluyor.

ben de ayrı duyuru açmayıp burada sorayım madem.

çalışan kişinin çalışmayan eşi konumundaki kişi için çalışan eşin şirketinin sgk ya bildiri yapması mı gerekiyor yoksa eşlerden birisi sgk ya giderek mı yapıyor sigortasını ?
şöyle özetleyeyim daha anlaşılır olur.
eşlerden birisi evlilik tarihinden öncesinden beri çalışıyor, diğeri evlilik öncesi babadan ssk lı (25 yaş altı öğrenci) bu iki vatandaş evlendikten sonra nasıl bir prosedür izlemek gerekiyor?

@matematik köyü: biz hiçbir şey yapmadık. her şey kendi hallolmuştu.

en temizi meth yo ! 1 senedir sigara içmiyorsan cigara da içme, o kadar emek vermişsin...

nope

olmaz. çok tanıdığım var sigara içmeyip esrar içen.

sigara aklında yoksa olmaz. Aklında bitirmediysen o bahaneyle tekrar başlarsın, belli olmaz. Ben bıraktıktan bi sene sonra amsterdam'a gittim, o kadar takıldım hiç canım sigara çekmedi.

yeryüzünde esrara tütün koyan birkaç milletten biriyiz diyen bir siteye rastlamıştım.

Kamboçya. Rusya Kazan tutucu sayılabilir Rus standartlarına göre.

Tailand

Lviv

Polonya'nın büyük olmayan bir şehri olabilir.

polonya ukrayna'da dazlaklar yok mu, rusya kazan bu açıdan ılımlı diye orayı yazdım.

yine en iyi alternatif güneydoğu asya duruyor

peru

merak ettim neden tayland değil?

filipin,

@65 tayland zaten birinci tercih, onu detaylıca araştırdım o yüzden. başka fikirleri merak ettim.

Elma yoksa patates kabuğu da olur.

portakal kabuğunu at içine bekle 1 gün mis gibi olur sonra.

Alına bakarsan herhangi bir sebze veya meyvenin kabuğu işini görecektir. önemli olan nokta tadı ve kokusu çok dominant olmayan bitki türleri seçmek. ben genelde meyve yerine sebze kullanıyorum. Taze fasulye on numara mesela. bir tane atıyorum içine, sülalem rahat!

ondan artık hayır gelmez. ne kabuğu atarsan at. ben de kurutmuştum öyle yaptım. ama aynı tadı alamıyosun.

aynen, normalde yenisini alıyorum kuruduğunda. o yüzden çok dikkat ederim kapalı durduğuna, ara sıra böyle dalgınlığıma kurban gidiyor. bir deneyeceğim söylenenleri.

bunu yazarken bile yazım hatası yapmışsın, demek ki türkçe katili dediğin insanlar da senin gibi hata yapabiliyormuş. türkçe takıntılı gammaz, yazarlara bu yüzden sinir oluyorum.

cevap : ssg artık sizi pek önemsemiyor o yüzden yok.

gammaz kalmadı ki artık.

iyi olmuş.
eğer yanlış yazım varsa kişiliri özel mesajla uyarırsın gerçekten istediğin dilin kullanımını güzelleştirmekse.

vardı yaa 1 ay önce vardı işte :(
türkçe'yi bi bilerek katletme var, ''ya, olm,bi'' demek gibi, bi de ''felan, bil-makabe'' gibi kelimeler ve -ve bağlacından sonra konulan 'çünkü'ler var. bunlar mı bilmeden yazıldığının kanıtı yoksa benim yaptığım mı? bir şeyi yazdıktan sonra okuma alışkanlığı yok bazı yazarlarda. neyse. buranın bi forum olduğu konusuna kimse laf etmemiş en azından onun farkındasınız. ben gammazlıkta daha çok tanım yapmayanları ispitliyodum zaten.

ispiklenmiyor artık entry'ler. beta'ya tamamen geçildiğinden beri yok sanırım.

bırakın ya, mesajla uyarmak falan, eskisi gibi değil artık, terbiyesiz dolu.
doktora yaptım da yaptım diye gezinen birine "bari pekte yazma" dedim, "ben doktora yaptım, sen bana karışamazsın" diye yanıt verdi:)
bütün bu küçük dağları yaratan mini tanrıçalarla dolu etraf:)

ssg kanzukla sözlük formatını et lokantasında üzerine sos dökerek yedi.

siz niye sözlüğü bu kadar ciddiye alıyorsunuz. sözlük denilen şey öldü gitti.

french press ya da filtre kahve makinesi ile starbucks gibi bir yerden alacağınız uygun olarak çekilmiş bir kahve.

mocha al bi tane. espresso yap.

Jacobs 2si 1 arada, gerçekten müthiş. Nescafe halt etmiş. Onun dışında her yerde satılmıyor ama kahve dünyası da bu tür hazır kahveler çıkardı, daha sert kahve içmek istiyorsanız o tavsiyemdir.

inheritance +1. french press ile kahve. sonra zaten nescafe içemezsin büyük ihtimalle.

ben tchibo'da çektiriyorum kahvemi mesela. daha az miktarda almış oluyorum daha taze oluyor.

sizi çaya davet ediyorum.

filtre kahve olayını bi araştır french press olur 50 liraya simbo makine olur gayet başarılı oluyor filtre kahve. gerçekten kahve içtiğini anlıyorsun.

aeropress.

Şekersiz için fikrimce.

nescafe collection espresso olabilir. ama her yerde bulmak zor ve biraz pahalıdır.

ben dolar derim. abd piyasadan çekmmeye başladı ufak ufak dolarları. yükseliş kaçınılmaz.

şu sıralar hepsi düşüşte. özellikle euro son 1 aydır baya düşük. fed kararları ile faiz arttırımı olacak ve dolar artacak diye düşünüyorum. dolar mantıklı bir yatırım olabilir.

1000 tl carrefourda

www.google.com

1000 civari yanilmiyorsam.

öyle bir tarzda hediyeye alıştırmayın kargoyla adresine gönderin bari

bence sen al ver.
1000tl bu arada

risk almaya değmez. irlandayla şengen aynı değil. şengende kara liste demek 20 ülkeye bye bye demek oluyor.

yakalarsa 5 yıl ab ye giremezsin ve sonrasında da karşına çıkar illaki sorun olarak.

Ben de sizler gibi düşünüyorum da hani dedim deneyimi olan varsa yine de bir umut :)

Yine de mevzuata uymak en iyisi... Teşekkürler

h.sonu gitmeyi dene

p90x3 dene evde yarım saat. 2 saat salona gitmiş gibi oluyorsun zaten :)

evde keşke o enerjiyi bulabilsem, sıkıntı o işte..

kursa vereceğin parayla özel ders al, daha iyi ve çabuk öğrenirsin.
ben kursa gidip bu dili öğrenebilen kimse tanımadım, ben de şahsen iki yıl rusça kursuna gittim, bir bok hatıramıyom şimdi. büyük bir enerji kaybı bence.

şu an gittiğim kurs zaten özel ders gibi. wall street'e gidiyorum. öyle geleneksel sınıf ortamı yok ve de sureklı ingilizce konusuluyor. sıkıntı yok gibi dusunuyorum o acıdan da, bi seyler eksik kalıyor canım ona sıkılıyor..

gece 3te odaya girebilirsin ama check-in filan yapamazsin, adam yok diyorlar.


"The hostel is pretty good but people must be aware that there is no wi-fi and the wall as really thin so you can hear everything that's going on in the entire boat."

check in yapamazsın ama bir kere giriş yaptıktan sonra muhtemelen sana anahtar vs verirler gece istediğin saatte girersin.

geç bence, superonline cidden pahalı dihiturk ise başlı başına bela

superonline değil ttnet altyapısı ile adsl kullanıyorsun önce onu bir düzeltelim :)

superonline fiber olsaydı turkcell tv plus paketini önerirdim 60 liraya fiber ve cepten tabletten tvden her yerden izlenebilir bir cihaz veriyorlar. Fakat senin durumunda kesinlikle turksat daha avantajlı.

alpar turizm i tavsiye ederim. genelde büyük firmaların çoğu gidiyor ayrıca.

İstediğiniz bu tarz bir şey mi bilmiyorum ama: www.idefix.com

call of the wild- jack london

işini görür sanırım

her evrimsel biyoloji kitabı, popüler bilim sınıfındaysa bu tanıma uyar.
sargun tont'un kitapları vardır. zaten kendisi de thoreau atıfı yapar sürekli.
doğadan kasıt yeşillikse uymayabilir. sonuçta nötrinolar da doğa, süpernovalar da doğa, okyanus tabanındaki jeotermal ağızlar da doğa.

Tatlimdan nefret ettigim kesin de, digerini dusunmem lazim

değişiyor o be hacım kızına göre. 'kurabiyem' sözüne bayılan da gördüm, ufak tefek minyonsa 'fındığım'a biten de. 'prensesim' her koşulda gidiyor bir de.

Sevgiliden duydugum sevgi sozcugu en kirosu bile olsa icimi gidikliyor :^)

Tatlim haric :))) ay bir de yukarida gorunce aklima geldi prensesim de haric

Biz birbirimize hitap etmiyoruz erkek arkadasimla, o ayri bir sey skxja

Genel olarak basi cekenler; sevgilim (ama bu arada bir olacak cunku cok agir bir hitap gibi geliyor bana) yavru, minik.

Ufaklık.(minyonseverim)

adını söylemek haricinde genellikle insanların arasındaysam "tatlım" derdim. diğerleri sanki çok kişisel ve insanların duymaması gereken şeyler gibi gelirdi. bitanem, hayatım falan...

mesajarda içimden ne geliyorsa onu.

yavrum, bebeğim vs.

içinden geleni söylersin kız en özel hissettiğini sever.

Aa "tatlım" sevmeyen tek ben değilmişim. Tatlım iticilikte zirve.

Aşıksanız sadece adını söylesen de hoşlanmaktan delirir insan.

klasikler;
canım
aşkım
bebeğim
bitanem
sevgilim
güzelim

yiyecekler;
fındığım
lokum
bal
kaymak
çikolata

içecekler;
şarap

kültüre göre;
lan
kadın
kız
hatun
yarram

sevişme anları;
zilli
orospu
kevaşe
şeftali(bölgeye hitaben)

türetilenler;
aşkitom
bebişkom
aşkileytam
çikilopum

sadece aşkım

bella
belissima
bitanem
fıstık

Olsa da hitap etsek amk

Eğitim durumun ne? En son nereden mezun oldun?

pasaportun iptal olmuyor, kullanabilirsin. kimse sen artık öğrenci değilsin kullanamazsın demez. tespit edilirse eve 400 lira ceza gelir o kadar.

tespit edilmesi ise gerçekten çok düşük bir ihtimal.

@1 üniversiteden bu sene mezun oldum,
@2 yurtdışına çıkarken bu durumda olan bir arkadaşı uçağa almamışlar, hakkında dava açılacağını beyan etmiş memur beyler efenim bende yurtdışına çıkarken böyle bir şey yaşamak istemiyorum.

açıköğretim iki senelik kaydol gitsin. ancak bu sene başvuruları geçti sanırım. hem belki sınavlara girersen fazladan diploman olur.

bahar döneminde mastera başvurun. daha erkeni yok malesef

ismek e bakabilirsin.

karın zor. kol ve omuzlar 2-3 ayda belirgin olarak fark eder.

Karın kasının belirginleşmesi spordan çok beslenmeyle olur, her türlü basit şekeri hayatınızdan çıkartıp gerisini zamana bırakın. Zamanla olur.

Böyle şeyler uzaktan tahmin edilemez. Sonuca odaklanmak yerine sürecin tadını çıkar.

sen 3 4 ayda başkaları 6 7 ayda değişikliği fark edersin.

jb'yi sek çak, buz varsa buz da at. kahveyi sabah iç. icat çıkartmayın.

Hakkaten lan J&B yi kahveyle karıştırmak, bi de tırt üçü bir aradayla karıştırmak olmaz yani, ayıp edersin.

hayır yani seviyorum diyorsan da git adam gibi kahve yap üçü bir arada neymiş.

Jb ve snikersla yoluma devam ediyorum beyler.

viskiyi sek ic, kahve dedigin seyi cope at ve bir daha alma.

viski sek içilir.

Buzdolabiniz cok soguksa kristallenmistir. Raki da sogukta ayni sekilde davranir.

bazı ouzo larda oluyor, problem yok.

ehli keyf. akmarın arkasında. ptt nin yanındaki sokak

@Matematik koyu, aradım orayı açan yok

eczaneden umca al iç, bir de multivitamin. sağlam yemek ye.

alkol al. yoksa zor, geçmez saatler

10 aylık erkek kedi kısırlaştırmak için yeterince büyüktür. hayvana eziyet etmeyin bir an önce kısırlaştırın

6 aydan sonrası ideal kısırlaştırmak için.

Yanlış duymuşsun, 10 aylıksa tamamdır o süper kısırlaşır.

bir an önce kısırlaştır çünkü bu tarz davranışlar yerleşince kısırlaştırsan bile düzelmeyebiliyor.

erkek kedi için 1 yaşını doldurmadan kısırlaştırmayın diyorlar ama "18 aylık olmadan" diye bir şey hiç duymadım. 18 ay çok geç.

10 ay ile 12 ay arasında zaten çok fark yok. kısırlaştırılabiliyor olması lazım. veterinere gidiyorsundur, konuş bu konuyu.

iğne kızgınlığa girmeden önce, kızgınlığa girişi gecikmek için yapılıyor diye biliyorum. seninki girmiş gibi görünüyor.

genel kanıya bakınca kısırlaştırmam gerektiğini anladım. peki erkek kedinin kısırlaştırılması sonrası nasıl bakım yapmak lazım? nasıl işliyor iyileşme süreci?

hiçbir bakım gerekmiyor. ponponlarının bir kısmını alıyorlar sadece. dişininki gibi zor değil erkeğinki. kafalık bile takılmıyor.

erkek kedilerin kısırlştırılması çok basit bir operasyon, sadece narkoz verilecek olması bir risk onun için de yeterli ekipmana ve tecrübeye sahip bir yerde yaptırmanız yeterli.
kediyi bırakıyor, 2-3 saat sonra yarı uykulu geri alıyorsunuz, ilk 4 saat falan, tam ayılmadan kafesten çıkarmayın ki o kafayla sağa sola düşüp kendini yaralamasın, yine aynı şekilde ameliyattan sonra 6-8 saat mama su vermeyin de kusmasın. kafesten çıkınca narkozda tutamayıp altına kaçırmış olabilir, o yüzden zaten kafesine su geçirmez bebek bezi tarzı branda seriyor veteriner. kafesten çıkarınca ıslak alkolsüz mendille(bebek popo mendili) bir siliverirsiniz.
1 günlük bi iş yani, sabahında canavar gibi uyanıp hayatına kaldığı yerden devam ediyor, dişiler gibi yandan açmadıkları için popo, taşak bölgesinde antibakteriyel boyası oluyor, mavi popolu maymun gibi geziyor bir süre, ordaki tüyler tekrar uzayana kadar.

Erkek kedimi seneler önce kısırlaştırdım, kısırlaştırmasam evde sağa sola işemeye devam edecekti, geceleri dışarı çıkmak için böğürecekti, bize saldırıp kollarımıza hallenecekti.

Ama ben gene de çok pişmanım, keşke bebeklerini görebilseydim.

Denediklerimi söylüyorum :

1) Dişi kedi buldum değişen bir şey olmadı.

2) Aynı cins (ankara kedisi) dişi buldum çiftleşme girişimleri oldu ama gene de huylarından vazgeçmedi.

3) sağa sola işmesini engelleyen spreylerden denedim, işe yaramadı.

4) işediğinde iki tane patlattım poposuna işe yaramadı

sakinleştirici hap/iğne ile ne kadar idare edeceksin ? en fazla günü kurtarır, hayvanı keş mi yapacaksın ? Evde erkek kedi besleyeceksen ne yazık ki kısırlaştırmak kaçınılmaz. Ben 2-2.5 sene sabrettim.

1 yaşını doldurmadan ve bir dişiyle çiftleştirmeden kısırlaştırma sakın. Sonrasında beslenmesine de çok dikkat et. Erkek kedim 10 kilo !

@alice ve meltem çok teşekkürler. ikinizin de testislere isim verişini çok beğendim. taşak ve ponpon :D

kimlanbu. 10kg ne arkadaşım panter mi besliyorsun evde. o kısırlaştırmadan evvel çiftleşme ile ilgili çok klişeleşmiş tartışmalar var. neticede bir kediyle çiftleşmesi zor hem sokak kedisi cins değil hem de sokak kedisine veya ev kedisinden bir sürü bakılamayacak çocuğu olacak. olmaz.

peki son soru kısırlaştırma ücretleri erkek için ortalama ne kadar?

150-200 normal.
bir de elbette bir kez olsun çiftleşmek iyidir de, çiftleşme kediler için baya tehlikeli hele dişiler erkekleri parçalıyorlar naz niyaz adına, her kedi de sosyal olamıyor, kimisi başka kedilerden korkuyor, kimi dayak yiyor. bir de cins değilse doğan her yavru, sokaktan sahiplenebilinecek yavruların ekmeğine ortak oluyor bir nevi.

Çiftleştikten sonra kısırlaştırılan erkek kedilerde etrafa işeyemeye devam etme gibi davranış bozukluklarının ortaya çıkma ihtimali daha yüksek. Ayrıca eve gelen herhangi bir kedinin tepesinden inmeyebiliyorlar aynı zamanda. 2 kedimde yaşadım. Çiftleştirmeden kızgınlık belirtisi geçince kısırlaştırabilirsiniz. Fiyatlar İstanbul'da iseniz biraz yüksek.

erkek kediler için 7-8 ay yeterli.

bir an önce kısırlaştırmakta fayda var. neden? çünkü kızgınlık esnasında bazı istenmeyen davranışları "öğreniyor"lar ve öğrenilen davranışları bırakmak zor, bazen imkansız. yazan olmuş oraya buraya çiş yapma alışkanlığını bırakamayabilir mesela. yazık değil mi?

ah be

''başlığı erkek kardeşimi kısırlaştırmadan sakinleştirmek istiyorum'' diye okuyup da gelmiştim. büyük hayal kırıklığı yaşadım şu anda.

10 yetirince büyük. kısırlaştır :/

Yazılmış ama bi de ben yazayım. 6 aylık olması kısırlaştırma için yeterli. Sen de bi an önce kısırlaştır.
Bir de kim dedi o 18 ay olayını ya? Mümkünse birden fazla görüş alın kedinizle ilgili konularda. Saçma sapan şeyler söyleyenler olabiliyor.

noter aracılığı ile yap istifa işlemini.

Bi arkadaşımın haftalarca istifasını kabul etmeyip sonra bir gün aniden kovmuşlardı dashdjsa İnşallah sonunuz ona benzemez.

notere falan gerek yok. siz siz olun her yerden mümkün mertebe güzel ayrılır, dünya o kadar küçük ki, sonra şaşırıyorsunuz.

bunlar doğal, ilk başta kabul edilmez, cümleler bile aynı olur. çünkü bir çok personel tam kararlı değildir ve biraz ısrar, biraz ilgi bekliyordur, anında vazgeçer.

kesin kararlıysanız kararınızın arkasında durun, bir kaç gün içinde çözülür. benimki tam 1 ay sürmüştü, şirkette her kademeden birileri çağırıp görüştü neredeyse, farklı pozisyon ve alternatifler sunuldu, ama sonunda çıktım. o sürede oyaladıkları için istediğim gün çıkmama da tartışmadan izin verdiler sağolsunlar. o dönem süreci sakin yürütüp iyi ayrılmış olmanın sonradan çok faydasını gördüm, inanın.

Dilekceyle isi halletmeyi biliyoruz efendim, yukarida derdimi anlattim zannedersem.
Baska pozisyon da teklif edildi. Cİk dedim.

ne olursa olsun iyi ayrıl hocam. ummadığın zamanda, aynı firmada çalışmasan bile iş yapacağınız bir firmada karşı karşıya gelebilirsiniz. büyük problemler olmadığı sürece her zaman güzel ayrılması gerektiği taraftarıyım.

bir kaç kere daha anlatın, neden böyle olduğunu falan. siz de iyi düşünün, belki izin falan vereyim git kafanı dinle der, bu ihtimalleri de düşünün.

Arkadaslar kontrolun bende oldugunu biliyorum, neden anlatamadim? "Istifani kabul etmiyorum" cumlesinin ne anlamda soylendigi anlatabildim saniyorudum duyuruda.

mudur seninle samimiyetine guvenerek kisisel etkisini kullanmaya calisiyor. abinle konusur gibi samimi samimi anlaticaksin neden istifa etmek istedigini, ne kadar suredir bunu dusundugunu, ne yapacagini falan. sonunda da turkun bug'i olan hakkini helal et abi diyeceksin olacak bitecek.

(bkz: bir ego tatmini yöntemi olarak istifa)

@m e l t e m istifa o ise de mi yariyor? O zaman bir tasla 2 kus vurduk.

Ettim:)

ne dediler sonunda :)

Tamam, yapacak birsey yok dedi mudur:)

ben senin yerinde olsam serviste zaman geçrimelik bir şeyler yapardım, mizah dergisi okumak ya da müzik dinlemek gibi, ya da psp oynamak da olabilir, 3 saatlik motor kullanmak hergün hergün zor gelmesin, servisde uyuma imkanın da var hani, kış kapıda.

scooter alacaksan illa honda pcx öneririm.

@redeath, arabada kitap okuyamıyorum ne yazık ki midem bulanıyor :( tabletten azar azar sözlük ve kitap okuyorum ama o da yarım yamalak oluyor. Uyuma işlemi de yine hep bölük pörçük, bu yüzden iyice sarhoş gibi oluyorum. Yol, trafik nedeniyle o kadar uzun. Yoksa maksimum 25 km'dir mesafem. Tanıyan arkadaşlarım bilecektir, yavaş işlere tahammülü olmayan bir insan olarak şu arabada 1,5 saat tin tin kapalı kalmak ömrümden ömür çalıyor :(

daha önce hiç motor kullanmamış birine istanbul trafiğinde motor kullanmasını tavsiye etmiyorum.

imza : istanbulda 4 yıl, toplamda 15 yıl motorsiklet kullanmış birisi.

İstanbul'da motor kullanmak intihar gibi geliyor bana. Git kendini as, hiç olmazsa sakat kalma ihtimalin yok.

Ben aksi istikamette takılıyorum (ev 4. Levent, iş Kadıköy). Scooter kullanıyorum ve trafiğe bağlı olmaksızın bu 25 km'yi max 30 dakikada alıyorum (ortalama 50-60 km/s ile). ancak @zam sampiyonu domates'e katılmamak elde değil, motosiklet tecrübeniz yoksa kesinlikle önermem. Öncelikle motosiklet kullanmayı evinizin civarında falan iyice pekiştirmeniz lazım. Ben de motosikletimi aldıktan 1 sene sonra işe gidip gelmeye başladım mesela. İlk 1 sene boyunca evin etrafında takıldım, markete gidip geldim vb. Diğer sorunuzun cevabı da scooter. Düşük motor hacimli bir scooter işinizi görür. @redeath'ın dediği gibi honda pcx olur, yamaha d'elight olur veya işte Güney Kore menşeili scooterları çok övüyorlar. Hele bir karar verin, onun için ayrı duyuru açarsınız zaten.

Scooter kullanan bir kızın o güzergahta sıkıntı çekmesi muhtemel. Önümüz kış, yağmurda çamurda bu işin acemiliğini geçirmek de risk.

Metro-metrobus vs isine yaramiyor mu? Servisler trafige cok takiliyor.

iş dünyası, kapitalizm, modern kölelik falan filan işte.

ahaha bi de kadınmış sonuna gelince anladım bastım kahkahayı ahaha manyak mısın?

istanbulda motor kullanan binlerce insan var. her sabah vespa tarzı motoruyla işe/okula giden kadınlar görüyorum.

bunca insan her gün intihar mı ediyor şimdi?

sürüş eğitiminizi alın, gerekli teçhizatı kuşanın ve iki teker üzerinde keyifle yolculuk edin.

benim servis taktiğim: telefona dizi, film atıp serviste izlemek. tablette daha iyi olur.

metrobüsü deneyebilirsin. ama kışın scooter ile köprü sıkıntı. rüzgar uçuyor resmen. 6 yıl kullandım. sonra bıraktım. alacaksan biraz büyük bir şey al ki kaçabilesin. ama onun için de tecrübe lazım. alma bence

Onumuz kis zaten alma bence.

Metrobüsle gitmek için minibüs>metrobüs>otobüs şeklinde 3 vasıta değiştirmem gerekli. Topuklu ayakkabılarla in çık yürü, ayakta bekle, koşuştur ya da omuzunda devamlı bi çantayla dolaş çok zor olur. Ama motorum olursa ayakkabılarımı sırt çantama atar 15 dakikada giderim galiba. Niye hevesimi kırdınız valla tebrikler :( :D

1.5 aylık yeni bir scooter kullanıcısı olarak; hava güzelse ve siz fazla hız peşinde değilseniz motor kullanmak inanılmaz keyifli, daha güzeli her gün en az iki saatinizi kurtarırsınız. ben nasıl gittiğimi anlatayım:

Öncelikle psikolojik hız sınırım 80, yolda emniyet şeridi varsa kesinlikle emniyet şeridinde ve her an önüme bir arabanın kırabileceği ihtimalini düşünerek 60'la falan gidiyorum. Bir tek köprüde emniyet şeridi olmadığı için, orada da 80'i geçmemek suretiyle, trafiği çok fazla aksatmamak için hızlanıyorum biraz.

Benim motor kullanmaktan anladığım şu: karşılaştığınız bütün şoförlerin gerizekalı(kötü niyetli?) ve aynaları kullanmayı bilmeyen insanlar olduğunu varsayıp en kötüsü için dikkatli olmanız lazım. Çünkü kullandıkça fark edeceksiniz bazıları sizin varsayımlarınızdan da daha kötü çıkıyor.

Şu da var: havalar motorlar(scooter'lar) için tahmin ediyorum en fazla 2-3 hafta daha uygun olacak. Mesela dün sabah hava gayet güzeldi ama gece gelirken zorlandım biraz. Eve dönerken yağmur sorun olmaz tabii de işe/okula giderken yağmur yağarsa kıyafetlerinizin durumu da sıkıntı olabilir.

İstanbul trafiğiyle artık ciddi psikolojik sorunlar yaşayan biri olarak benim için başka seçenek yoktu, motor kullanmak özellikle başlarda gerebiliyor sizi ama eğer dikkatli bir insansanız ve korkak değil de alttan almayı kabul edebilecekseniz (haklı olduğunuz zamanlarda bile) ben tavsiye ederim. Ama Türkiye'de bir kadın olarak yaşanan sıkıntıların pik noktası da motor kullanan kadınların başına geliyor olabilir. Bunu da aklınızda bulundurun bence.

Kask, mont, diz ve dirsek korumalarınız olmadan çıkacaksanız bir yerinizi sakatlama oranınız 1.05 falan. Ben 20-30 ile giderken kayıp düştüm geçen cumartesi yerler ıslakken, korumasız dizimin ağrısı hala geçmedi. Yakın yere gidiyorsanız bile, korumalarınız mutlaka tam olmalı.

Şimdiden iyi yolculuklar.

Sukutırlar akdeniz kıyı şeridi için icat edilmiş vasıtalar. Yavaş şehirlerin sakin ortamı için.
Ayrıca her Motorcu en az bir motor üstünden düşmeli kaza atlatır. Yani 100bin km yaptım hasarsız diye bi dünya yok.
Bu arada vasıta tercihi bisiklet,motor,vw transporter olan biri olduğumu belirtirim.

motosiklet almak mantıklı bir çözüm ama önümüzdeki kış ayları için biraz mantıksız gibi geliyor -bir de köprüden geçeceğinizi varsayarsak motosiklet hafif, tahminen sen de hafifsindir- savrulup gidersin. motosiklet kullanırken de birkaç eğitim alıp fazla aksiyon aramayarak ve dedikleri gibi yoldaki tüm sürücülerin geri zekalı olduğunu varsayarak kullanırsan gayet başarılı olabilirsin. ben de motosiklet almayı düşünüyorum, şu an araba kullanıyorum ve motosikletli birisini görünce empati yaparak bildiğin yol veriyorum adama buna rağmen 7-8 ay içinde 3 tane motosikletliye net olarak çarpacaktım bunu da hatırlatmakta fayda var. yani aksiyon aramamak lazım sürücüleri geri zekalı olarak düşünüp akıllıca hareket etmek lazım. sen de salaklıklar yaparsan mesafeniz kadıköy-maslak acıbadem olarak uzar

motosiklet olarak da vespa motosiklet kullanan kadınlar görünce acayip hoşuma gidiyor. çok güzel duruyorlar ama biraz pahalıdırlar. hevesinizin geçeceğini falan düşünüyorsanız eğer mondial 125zn veya asya motor'un nostalji serisinden alabilirsin. pek sağlam değillerdir ama sizi kurtarabileceğini düşünüyorum

ha bir de yeni aklıma geldi. ehliyetin var mı motor kullanmak için?

Motosikleti daha önce deneyip kaza yapmışlığım var ve ehliyetim yok :D

Elbette karar verdikten sonra öncelikle bir ehliyet alma süreci olacak. Bu eziyeti sonlandıracağına inandığım şeye yönelik bir süreç için dişimi sıkabilir; 3 ay-5 ay-6 ay neyse bu servis eziyetine katlanabilirim, dert değil. Bu sürede de deneme sürüşleri yapılabilir belki. Havalar düzelince de motor alırım. Ama yazın yollar zaten açık. Kışın motor kullanamayacaksam bir işime yaramaz ki?

Gerçekten savrulunuyo mu öyle ya :( 47 kiloyum, vespa alsam keşke diyodum :( Tatil yöresine taşınmadan binebilmek yalan mı oldu? :(

O daha büyük motorlara binebilir miyim?

www.eksiduyuru.com

kalp vakfının oralarda var epey.

kart limitine ekleniyor diye biliyorum

karta 500 tl daha yatırdın gibi düşün.

dünyanın en boktan şehrinde yaşıyoruz dostum ne yazık ki. trafiğin mantıklı bi açıklaması yok ki.

sakinleş : tunein.com

9'da isbasi icin sabah 7'de evden cikiyorum. yarim saat evvel iste oluyorum.

15 dakika yuruyusun ardindan kullandigim toplu tasima araclari.

1 metrobus (sirinevler-mecidiyekoy)
1 metro (mecidiyekoy-sanayi mahallesi)
1 otobus (sanayi mahallesi-seyrantepe)

sadece gidis bu sekilde. ve inanir misiniz 1,2 kez metrobuse tenha binmek icin sabah 6:30'da binmeye yeltendim. ayni kalabalik vardi. saka gibi amk.

arada bi soyle saglam bir felaket dilemiyor da degilim. soyle 8-10 milyon kisiyi goturse, sewvdiklerim haric:)

aslinda arada bir bu kadar yuz, olay gormek guzel oluyor. dusunsene bi anadolu sehrinde bombos minibusle ise gidiyorsan bi yerde ozlersin. ama her gun olunca kotu tabi.

Sabah biraz geç çıktım. Spora sabah gittiğim günler 5.45 gibi çıkarım normalde. Bu sefer 6 oldu. Eskiden 7'ye doğru falan gördüğüm trafiğe şahit oldum. Benim her sene standart çıkışım 15 dk. geriye gidiyor. Nüfus artmaya devam ettikçe bu kaçınılmaz. Bütün yatırımlar buraya yapılmaya devam ederse de bu kaçınılmaz.

istanbul gerçekten insanın ömründen ömür çalıyor.

bazen mecidiyeköy'den mecidiyeköy'e 1 saatte gidiyorum...

ağustos'da işe başladığımda 07.15'te çıkıyordum ve işe vardığımda kahvaltı edecek zamanım falan oluyordu. şimdi 6.40'ta çıkıp anca yetişiyorum. 06.40'ta yola çıktığım ilk gün "bu saatte bomboştur oh mis gibi giderim" dedim. demez olaydım bu trafik 3'te mi başlıyor amk? -köprü kullanıyorum mecbur-

Harbi lan sabah bunu bende dusundum, hergun 10dk daha erken cikip 10dk gec kaliyorum. Mecidiyekoyun amk

Ben de günün çok sayıdaki ssatlerini trafikte harcayanlardanım ama niyeyse çok şey değişmedi. 4 senedir 6:15'te çıkıyorum, 8:00-8:15 arası varıyorum da kaza olmuşsa TEM'de 9:00'u gördüğümüz de olabiliyor doğuk günlerde.

Yaz trafiği ile kış trafiğini ayırmak lazım. Yazın aynı yolu sabah 75 dakikada gidebiliyoruz.

Belediye hizmetlerini övecek değilim kesinlikle, özellikle metrobüs gibi bir ucube varken ve raylı sistemler bu kadar yetmezken. Ama şöyle de bir şey var: "Trafiğe takılmadın, trafiği yaratan sensin!"
www.biketoworkblog.com
Bu yüzden şikayete çok hakkım olduğunu da düşünmüyorum (tabii yol 2.5 saati geçmediği sürece, bir de bunun dönüşü var) Yani "Neden trafik var" diye şikayet etme hakkımızın olduğunu düşünmüyorum ama "Neden toplu taşıma bu kadar yetersiz" diye şikayet edebilme hakkımın olduğunu düşünüyorum.

Çeşitli çözüm önerileri var tabii ki, bir de yürürlüğe konsa.

dünyanın en boktan şehri diyebilmek için dünyanın tüm şehirlerini görmüş olmak gerekir. O yüzden elin sikini görmeyen, kendi sikini piyade tüfeği sanarmış.

sabahları spor yaptığım için uzun zamandır 6'da kalkarım, 6.50 gibi evden çıkarım, 7.15 gibi ofiste olurum. evim acıbadem'de işim gayrettepe'de.

1 haftadır 7-7.30 arası kalkıyorum, vapurla karşıya geçip 9-9.30 arası ofiste oluyorum. daha uzun sürse de daha çok uyumuş oluyorum, vapur zaten sıkıntı değil, her gün tatile çıkıyor gibi hissediyorum, çok tatlı.

aynı dertlerden müzdariptim gittim bi tane motor aldım şimdi hayat daha güzel.

kartal mköy arasını 30-40 dk arasında alıyorum. öle uçarak kaçarak değil 50-60 km hızla. soğuğun çaresi varda yağmurda biraz sıkıntı oluyor ama

vapura 15-20 dakika yuruyorum

8:15 vapuruyla kadikoye geciyorum 25 dakikada. 8:45'te falan kartal metrosuna binip 9'da isyerinde oluyorum.

besiktas-sahrayicedit arasini 2 vasita, 70 dakikada falan aliyorum ve millet cok iyi diyor.

aynı sorunu bende yaşıyorum normal hallerde 15 dakikada gidilebilcek cevizlibağa tam 1saat 15 dakikada varıyorum sabahları.akşamları daha beter çünkü ceizlibağ metrobüs durağı insan yığını gibi.25 dakikada binebilirsem kendimi şanslı sayıyorum. alışmak zorundayız sanırım

motorsiklet kullanımı çoğalıcak mecbur...

@iii, borçları ödeyim motor alıcam ben de. gerçi hiç motor kullanmadım sakat kalmayız inşallah

Belki de Allah yaratmamıştır.

ibret alalım diye.

aynı mantıkla gidersek zehirli olan birçok bitki, hayvan vs de var. vardır bir ekolojik mantığı.

@devilred tabi ki var, soruma onlar da dahil zaten.

Cunku bunun adi dunya.

Bunca yılın ateistiyim, bana bile çok saçma geldi bu soru. Mantarın ne suçu var ki; suç çocuğun tek başında ormanda gezinmesine izin veren ebeveyninde. Zira mantarı yemese bile zarar görebileceği birçok etken var çevresinde. Kafasını ağaca çarpıp yaralansa bu sefer de Allah bu ağacı neden yarattı diye mi soracaktık. O da saçma. Saçma bir çıkarım yapmışsınız bu konuda.

seytani neden yarattiysa ondan iste.

sen sorasın diye :)

Çocuğa tecavüz edilip öldürülüyor bu ülkede. O tecavüzcüyü niye yarattı? Ya da madem herşeye gücü yetiyor da masum bi çocuğun tecavüz edilip öldürülmesine neden göz yumdu? Diye merak ediyorum ben de. Mantar ne ki.

doğal seleksiyon

ulan her şeyin merkezini kendiniz zannetmeyin. o çocuk da mantarı koparıp gariban ökaryotun hayatını bitirdi. çocuk ölmemiş ama mantar artık yok. o ne olacak peki?

allah yok allah'ı unutun :)

eksisozluk.com

Mantar ekolojik sistemde ayristirici diye niye kimse demiyo
hayir yani bende kalan bu bilgi kirintisi lise 1 biyoloji, ben tm okudum.
Mantar olmasa canliligin devami olmaz
Zehir de, nerede ne ayristiriyok, ekolojik sistem o bolgede nasil sorulariyla degisiyor.
Ayni mantar baska yerde zehirsiz. Sen ekolojik dengenin icine ettin ve o mantar baska sekilde beslrndi ve zehir yukkendi.


niye demiyonuz ayriatirici diye.

İşte bunlar hep insanmerkezli düşünce sisteminin sorunları. Her şey insan için varmış, ama öyle değil işte.

Mantarın zehirli olduğunu görmeden önce, sadece başlığı gördüğümde "Şüphesiz ki onu biz yiyelim diye yarattı" diye geliyordum ama üzüldüm şimdi.

marido çok haklı. Herhangi bir şey insanlar için değildir, hepimiz bir zincirin halkalarıyız, mantar olmasa başka birtakım canlılar olmaz. Bu dünya sadece bize değil, o mantara da. Birine yararlı olan, birine zararlı. Dünyanın dengesi de böyle dönüyor zaten.

Sonuçta böceğin dili olsa, "Allah neden insanı yarattı? Bir yavru, birilerinin banyosuna girmiş. Orada ezmişler. Neden insanlar var, neden" derdi. Aynıyız.

kimse yaratmadı çünkü.

parazit aşısı yedikten sonra bi kaç güne ölüyorlar diye biliyorum korkma.
ayrıca insanda fazla barınamıyor kedi piresi.

vallahi kediden yana bir korkum yok. aşıyı popoya yedikten sonra o da rahatladı. şuan için korkum kendimden + iki ev arkadşaımdan. eğer bana da bulaşmışlarsa ben nasıl kurtulacağım?

salça olacam biraz ama dış parazit damla ile aşının farkı var mıdır bende az sonra götürecem de kediyi. veteriner damla olacağını söyledi

bişiy olmaz ama çarşafı, nevresimi bir yıka. bir de evde topraklı bitki varsa o pireden kurtulamazsın, toprakta ürüyorlar.

Koşu ayakkabısı fitness için uygun değildir. Hele jelli modeller. Salonda yere biraz daha sağlam basan ayakkabılara ihtiyacın olacak. İşyerinde alışveriş sitesi açamıyorum ama ara modeller bakmalısın.

35 neymiş, boyun kaç merak ettim?

edit : halbuki gerçekten merakımdan sormuştum herhangi bir art niyet olmadan. sanırım yarası olan gocunur böyle birşey.

Ayağınızın ark yüksekliğine ve pronation tipinize göre bir koşu ayakkabısı alın. Dışarı çıkıp 5 km koşmayacağınız için, ark yüksekliği ve pronation tipi dışındaki diğer koşu parametrelerini dert etmenize gerek yok. Ark yüksekliğinizi doğru desteklesin ve pronation sabitlemesine ihtiyacınız varsa onu sağlasın yeterli.

Şurası size yardımcı olabilir: www.runnersworld.com

Mantığını anlamak için de şurayı okuyabilirsiniz: www.therunningadvisor.com

training kategorisindeki ayakkabılara bakmalısın.
koşu ayakkabılarının tabanı onlar kadar esnek olmuyor çünkü.
bu arada ben 35,5 giyiyorum ama adidas'ta energy boost modelinde(koşu ayakkabısı) 36,5 oldu ayağıma sakın internetten alma mağazadan deneyip al.
bir de sana çocuk reyonundan alın daha ucuz filan diyecekler ama ben baktım tabanları ciddi farklı sakın kanıp da çocuk reyonundan alma.

training ayakkabısı olması lazım ki yana doğru olan hareketlere göre tasarlanmış olsun.

bir de training için en esnek tabanlı ayakkabılar için nike daha iyi genelde.

Deadlift çalışıp, engeller arasında zikzak hareketler yapmayacağınız için koşu ayakkabısı alın.

Ayağınıza oturan ve ihtiyacınıza cevap veren koşu ayakkabısı sizi herhangi bir training ayakkabısı kadar iyi korur, merak etmeyin.

Training ayakkabısı ile koşu bandında koşmayın. Duyuru'da koşu ayakkabısı seçmeyi veya önermeyi bilen birisine ben henüz denk gelmedim. Burada genelde "şu ayakkabı çok rahat, ben çok memnunum" minvalinde öneriler verilir.

merak konusu olmuş, açıklık getireyim. boyum 1.57, bunla ilgili de gocunacak bir yaram olmadı valla bugüne kadar. en büyük sıkıntım ayakkabı bulmak. bakın o konu gocunduğum en büyük yaram işte. @matematik koyu

herkese teşekkürler;)

Çok yüksek değil ama kafein içeriyor.

açıklamada bahsedilen yöntemle kafein atılabilir mi gerçekten?
kafein atalım derken yararlı maddeleri de atar mıyız, bi sorun olmaz mı bu yöntem bilen var mı?

bence yapma kafein gidiyorsa antioksidanı da gider belki, çok fazla bi kafein yok ki yeşil çayda.

Kafeinden neden bu kadar kaçıyorsun?

çayı suyun içinde 3dk dan az bırakırsanız kafeinli 3 dk dan uzun süre bırakısanız kafeinsiz çay elde edersiniz.

@arnold schwarzeneger kafein normal seviyesinde çok zararlı değil; ama çok da yararlı bir şey değil o yüzden?

yeşil çay siyah çayla aynı bitki. kafein var elbette. bazısı tein falan derler, o da kafeinin ta kendisi.

Birkaç bardak yeşil çaydan alacağınız kafeninin hiçbir zararı yok, bilakis bugün prematüre bebeklere bile hayatta kalsınlar diye kafein veriliyor. Böyle bir dünyada kafeinden kaçmak anlamsız.

Senin de dediğin gibi düşük dozlar zararlı değil. Bir çok yararı var ama o konuda yanlışsın.

@angelus o kadarcık kafein evet etkisizdir illaki; ama neden fazlasını alalım ki?dikkatli davranmak çok doğal bir şey, haliyle fazlasını istemiyorum,dünyanın böyle ya da şöyle olmasının pek bir önemi yok, kişiyle alakalı bu konular.

ne için sağlık raporu ?

aile hekimi veriyor ücretsizdi en son aldığımda.

iş için sağlık raporu.ne zaman aldın çok oldumu ? bana vermiyor aile hekimleri dediler

8 ay önce ücretsiz almıştım. ya da işyeri hekiminden de ücretsiz alabilirsin.

işyeri hekimi yok malesef.ama gidip aile hekiminden alabilmeyi deneyeceğim

osgbler veriyor. 50 liraydı geçen sene.

randevu falan almak gerekiyormu onlardan?

Devlet hastanesinde 65 lira gibi bir şey olmalı, randevu değil ama bir gün önceden arayıp sorun.

tamam onuda arayayım o zaman

gerek yok. en azından ben almadan gittim senin randevun yok diyen olmadı. bir kaç test yapıyorlar, bir iki saat sürüyor.

tamam teşekkürler :)

eğer ekstra bir rapor gerekmiyorsa normal sağlık raporunu aile hekimi veriyor. bedava.

ekstra bişey istemiyolar aslında .aile hekimi artık vermiyor dediler de ondan şüpheye düştüm

1 liraciya ya da ikea ya git bir suru gereksiz ama gerekli gorunen ucuz sey al. Kalanin da birazini bagisla bir yere. Git cuvalla mama al yakindaki barinaga gotur. Sonra git guzel bi yerde porterhouse steak ye sporcu bi abisin iyi gelir. Afiyet ossun.

birazıyla sosyalleşip kalanını olduğu gibi bıraksan? hem asosyalliğinden kurtulursun, hem ihtiyacın olmayan bir şey almamış olursun, hem paranın bir kısmı elinde kalır. yine acayip zekiyim ^^

ihtiyacın olmayan bişeyi alma. ben bişey alacağım zaman düşünürüm. benim buna gerçekten ihtiyacım var mı, bunu almazsam ölür müyüm, almadığım taktirde mağdur olur muyum? diye. ihtiyaç sahibi birine yardım et o parayla. kış geliyor, botu, montu olmayan çocuklar var. madem bu kadar çok harcadın 2 sene alışveriş yasak sana. işte o kadar.

@mayaa sosyalleşmek için insanın önce sosyalleşecek birilerine ihtiyacı oluyor biliyor musun. tek başına sosyalleşemiyosun ki.

Kendine birkaç kitap al, gerisi dursun.

Paranı bana ver, seneye %15 fazlasıyla geri vereyim.

Para insana batıyor ya, o para illa harcanacak bir şekilde ama yatırım yapılan yer önemli. Orada bir sıkıntı yaşanmıyorsa çok sorun yok bana göre.

şu ''mutlaka görüşelim'' denilip koldan atılan insanlar vardır ya, belki onlardan birini ararsın. ya da ne biliyim; sergi, sinema, tiyatro falan tek başına da gidebileceğin şeyler. belki birileriyle tanışırsın hem.

Bana borç ver.

Sacma bi risk al ve 1.10 oranlı bi maca biriken parayi bas.

Altın al sonra sat. Dolar al sat sonra euro al. Boylece bisey satin aldigin hissine kapilabilirsin. Hem uzun bi sure bunu yapabilirsin, hem az zarar edersin. Belki kar edersin. Gece gece bu kadar

dilediğin zaman zarar etmeyeceğin bir şeye dönüştür paranı altın döviz vs. ya da vadeli hesap aç

geziye çık. asya, güney amerika filan

altın al, kenara koy. harcamak için önce bozdurman gerekeceğinden üşenirsin harcamaya.

harcama, kendine en fazla değişik abidik gubidik çay vs ucuz bir şeyler al öyle geçiştir bu isteiğini.
gün gelir lazım olur pişman olursun ben pişman oldum ordan biliyorum.

su siralar para harcanacak vakit degil. yakin bir vadede parada ani bir kiymetlenme olabilir. ben olsam harcamazdim.

tabii paradan daha fazla degerlenecegini dusunup olasi riskleri goz onunde bulundurarak alacaginiz emtia cesitleri haricinde.